-->


18 Mayıs 2012 Cuma

Abdurrahim Karakoç Şiirleri

    50. Yıl Hesabı

Bağladım nefsimi zincir yulara 
Dünyayı duvara astım gel de gör 
Rahatı huzuru attım kenara 
Çileyi bağrıma bastım gel de gör 

Yürüdüm sel oldum, durdum göl oldum 
Mazluma, mağdura kıvrak dil oldum 
Zulüm sıcağında serin yel oldum 
Yürekten yürege estim gel de gör. 

Sonu hatırladım, ilki duyunca, 
Kula kul olmadım ömür boyunca! 
Hakkın zehirini içtim doyunca 
Batılın balina kustum gel de gör. 

Ülfetim olmadı iriler ile 
Ağıla girmedim sürüler ile; 
Ölümden korkmayan diriler ile 
Selamı, sabahı kestim gel de gör. 

Aşk ceylanı emzirince sütünü 
Taşa çalıp, kırdım benlik putunu 
Düşmanımdır inkarcının bütünü 
Allah dostlarıdır dostum gel de gör. 

Bazı kötülüğü kovdum elimle 
Bazı kötülüğü yerdim dilimle 
Gücüm yetmeyince kendi halimle 
Haksıza buğzettim, küstüm gel de gör. 

Çıkar için laf davulu çalmadım 
Hiçbir yerden makam, rutbe almadım 
Bildimse söyledim, korkak olmadım 
Bilmediğim yerde sustum gel de gör.

Abdurrahim Karakoç


       Acaba

Uyuyan göllere ay ışığında 
Sevginin resmini çizsem kim anlar? 
Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında 
Yağmurun saçını çözsem kim anlar? 

Bir mekan kaplamış ne varsa nerde 
Kendi ötesini saklar her perde 
Sonsuzluğun sona erdiği yerde 
Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar? 

Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası 
Eklenir yarama her dost yarası 
Et oldum bıçakla kemik arası 
Cellatla ahdimi bozsam kim anlar?   

Doğumda yalan var, ölümde gerçek 
Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek 
Kırık gönülleri toplayıp tek tek 
Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar? 

Gün geldi zamanı gömdüm kabire 
Dağ oldu aklımın verdiği fire 
Bağlasam telaşı çelik zincire 
Sabrın derisini yüzsem kim anlar? 

İçte deprem olur dışın düğümü 
İhlâssız çözülmez işin düğümü 
Aklımdan geçeni, düşündüğümü 
Okusam kim dinler, yazsam kim anlar?

Abdurrahim Karakoç

         Açık Dilekçe

Görmediğim bir bambaşka durum var
Sizin şehrin kızlarında savcı bey
Yaklaşanı ta yürekten vururlar
Kan kokuyor gözlerinde savcı bey

Gayeleri gönül kırmak dal gibi
Bakışları çifte favül bal gibi
Ülkeler fethetmiş bir kral gibi
Gurur dolu pozlarında savcı bey

Kaş yaparken, göz çıkarır elleri;
Çok silahtan tesirlidir dilleri
Hayret ettim, bir tuhaf ki halleri
Poyraz eser yüzlerinde savcı bey

Derviş olup çıktım tığsız, tebersiz
İlk görüşte avladılar habersiz
Pişirdiler beni tuzsuz, bibersiz
Kebap oldum közlerinde savcı bey

Bölüştüler gönlüm ile aklımı
Davacıyım, ara benim hakkımı...
Bir yol göster, haklı mıyım, haksız mı?
Yorulmayın izlerinde savcı bey.

Abdurrahim Karakoç