Sipse Bu şehrin böyle soğuk ve de ıssız Bu mahlenin böyle bomboş ve de Kimsesiz Bu evin böyle virane ve Sessiz Olduğunu bilmiyordum Sen varken burada böyle terk edişin Ölüm fermanım koptu bedenimden gitti Bir yarım ölmedikçe ayrılık yoktu be canım Ne tez unuttun ne tez unuttun Yerleşmiş geceme dünyanın derdi Hasretim ruhumu ateşe verdi Gidişin ömrümü sona erdirdi Birdaha dünyaya dönüş yok be gülüm Dağlarmı saklıyor seni Çölmü gizliyor neredeysen Durma gel ömrüm gidiyor Meğer senmişsin tenimde can barındıran Yokluğun ecelim olmuş ömrüm gidiyor Güller renksiz koku saçmaz Her ne varsa yasta Ruhum ızdırap içinde bedenim hasta Hasretine dayanamam neredeysen çabuk gel Allahın kitabın dinin imanın varsa Dağlarmı saklıyor seni Çölmü gizliyor neredeysen Durma gel ömrüm gidiyor Meğer senmişsin tenimde can barındıran Yokluğun ecelim olmuş ömrüm gidiyor Hakkı Bulut Blog sayfamızda şerkı sözü de bulabilirsiniz
31 Temmuz 2012 Salı
Hakkı Bulut - Ne Tez Unuttun
25 Temmuz 2012 Çarşamba
Gel Acelem Var
Sardım acılara, kaldım imkansıza Tadına varamadan, sesini duyamadan Geçti koca zaman Bari gel son defa Eylenme, oyalanma yolculuk var Geç kalma beni yorma az günüm var Gel acelem var, çağırıyor yollar Belki de dönemem seni göreyim yar Canım acıyor, ağlıyor kuşlar Son defa gitmeden sana sarılayım yar
24 Temmuz 2012 Salı
güzel sözler
Sipse Mutlu edemeyeceksen, meşgul de etmeyeceksin. Bir seni görsün istiyorsan gözüm, bir beni görmeli gözün. Bekle dedi gitti; Ben beklemedim, o da gelmedi. Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi. Madem yalandı herşey, bıraksaydın öyle kalsaydı. Bana son yalanın "bende sevdim" olsaydı. İki yüzlünün dilinde tat, kalbinde ise fesat gizlidir. Ne para istiyorum ne de pul. Tek bir istediğim var, o da yalansız bir kul. Herkes fazlasıyla sevmiş, Ben eksikleriyle de sevdim oysa. İki seçeneğin var; ya kal, ya gitme ! Ben ölseydim, o belki ağlardı. Ama o ağlasaydı; Ben ölürdüm... Bakarken kıyamamak mı, Yoksa baktıkça doyamamak mıdır aşk? Yüzümde hüzünden gölgeler varsa, O hüzün yüzündendir olsa olsa. Gelmeyecek bir gideni, olmayacak bir nedeni beklediniz mi..? Öğüt; zamanında taze yenmemiş bir ekmeği, başkasına bayat yedirme denemesidir. İnsansız adalet olmaz. Adaletsiz insan olur mu? olur, olmaz olur mu! ama, olmaz olsun. Dün yağmur yağacaktı, gün döndü, yarın yağdı, Bugün dindi.. Ağlayacaktı.. Kim anlayacaktı… Sen kalıyordun, gide gide, Ben gidiyordum, kala kala. Benim sevdam ulu çam gibidir. Ne güzde yaprak döker, nede kışta boyun büker. Benim en sevdiğim söz ,"sen"den duyduğum "ben"dir. Ben gülüşüne öldüm, o ölüşüme güldü. Farklıydık işte .! İnsanin kendine mektup yazması Ve dönüp dönüp onu okuması Yalnızlığın da ötesidir. İnsan mı paraya bağlı, para mı insana bağlı ? Bu, insana bağlı. Onu kırmış olmalı yaşamında birisi. Dinledikce susması, düşündükçe susması. Tek başına iki kişi olmuş kendisiyle gölgesi, Heykelini yontuyor yalnızlığın ustası. Sırtımızı yaslayıp uyuduğumuz taşları mı atacaklar kafamıza ; Taş kalpleri taç yaptık diye başımıza. Keşke sen ben olsan; Seni sevmenin ne kadar zor olduğunu anlasan. Keşke ben sen olsam; Bu kadar sevilmenin tadını çıkarsam. Seni büyük buldum, anladım, Seni güzel buldum, korudum, < Seni küçük buldum, uyardım, Seni yakın buldum, uyudum, Biri yanlış idi, unuttum. Düşümde aşk ile karşılaştım. İnsanı arıyordu. Uyandım, insan ile karşılaştım. Aşkı arıyordu. Önce büyük büyük düşündüm Sonra büyük büyük yaşadım Ne varsa onlar aldı Şimdi bana küçük bir ölüm kaldı. Çevreme bakındım, yalancıların çoğu unutkan ya da aptal... Kötü ve korkak. Yalanı böylelerinin eline düşüren büyük zekalara kızdım. Mutluluğun gözü kördür, Yalnızlık sağır. Ondandır biri tökezleyerek yürür, Öbürü uykusunda bile bağırır. İnsansız adalet olmaz...Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama, olmaz olsun. Kim bilir kaç kişi ayrı yataklarda, Birbirine sarılarak uyuyordur. Gelmen bir iyiliktir diyecektim... kapıyı hep başkaları açtı. Beni benden çıkardınız Beni benden aldınız Göz görmeye görmeye Bir uzağa bıraktınız Kendime dönmeye artık çok geç. Yalnızlık dışarıdan gelmez; insanın içindedir. Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin, Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin. Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin. ne an yaklaştımsa ittiniz ve ne zaman geldimse gittiniz . siz hep büyük ve önce idiniz gerçekten öyle oldu önce siz bittiniz. Bana yalanlar söylese yetinecektim.. Ama yalan söyledi. Aşkın içinde en uzun, içtenliklerini en iyi korumasını bilenler kalmıştır. Bazen dayanmaktır sevmek; hayat nereden vurursa vursun ayakta durabilmek… Bazen yaşamaktır sevmek; soluksuz ciğer gibi sevgisiz kalbin duracağını bilmek… Bazen ağırdır sevmek; sevdiğine layık olabilmek… Ve bazen hayattır sevmek; birini çok uzaktayken bile, yüreğinde taşıyabilmek… Artık benim mutluluk denen bir kavramım olmayacak. Daha mutsuz olmamak için... Ağlamak Unutmak kadar kolaydır inan...Sevin ağlayabiliyorsan. Sevin ağlıyorsan...Gül ağlayabiliyorum diye,Gül ağlıyorum ağlıyorum diye Sana birşey yapamam Ağlayamıyorsan! Beni bundan böyle beklese beklese hüzün bekler çağırsa çağırsa hüzün. Kendine gel ! Seni orada bekliyorum . Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz. Dünyanın nüfusu ikiye bölünüyor. Yarısı sen oluyorsun, yarısı ben. Sonra ikimiz bir bütün oluyoruz, Kimseye sezdirmeden... Yaşamak, ilkin sevgi ile, sevmek ile başlar, Doğumla, doğmakla değil. Yaşam da sevgisizlikle biter, Ölümle, ölmekle değil... Kaçmak istedikçe sana yakalanıyorum. Söndürmek istedikçe sana yanıyorum. Yenildim işte! Yine de seviyorum. Bir anlam gelse. Ne varsa alsa gitse. Ağladığımı gör diye ağlamıyorum; Ağladığım için ağladığımı görüyorsun. Beni öyle bir yalana inandır ki ömrümce sürsün doğruluğu. Gerçek değer; gelmesi boşluk dolduran değil gitmesi boşluk yaratan. Bir sevgiyi anlamak, bir yaşam harcamaktır... Harcayacaksın! Bir gün benden şikayet ettiğin ne varsa, Özleyeceksin! Seni, Sensiz de sevebiliyorum. Söylenemiyor çok şey, susmadan. Makyajı akıyor farkının; Herkesleşiyorsun... Gülüş bir yanaşımdır bir öbür kişiye; Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye. Anılarından kale yapıp sığınsa bile, Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye. Işıksız bir gölgedir yalnızlık , Arar bütünlemeye bir başka yalnızlığı; Yazık ki, taa kendine dek. İner dağından dağından. Bulamaz bir ses, gel deyen, çağıran. ...Gözlerine yönelmiş bir ışık . Gölgesinde kendisi, Gölgesinde ışıksızlık. Gölge vermeyen bir ışık Yalnızlığını sürdürürken sonsuza dek , Arar kendini bütünlesin diye Bir gölge, sessiz , yumuşak , uyuyan . Arar tek başına, elleri yüzüne uzanık bir anlam , Kendisini gölgeleyecek. Kime sorsam, "Ben senin mutluluğunu istiyorum" dedi. Ne kastınız vardı mutluluğuma, anlamadım gitti. Aşk; iki kişinin sokak kavgasına benzer, Çünkü ayıran hep bir yabancıdır. sen bana bakma ben senin baktıgın yerde olurum. Oysa ne çok ağladım ben bir damla yaş dökmeden... Sakladığın kendini böldün iki yarım'a; iki kez yaralandın bir yarım yara için. Güçlü olmanın türlü yolları vardır, dürüst olmanın bir tek. Bekle' deseydin, gelmeyeceğini bilsem bile beklerdim... Bu için için oluşum. Ben seni bulunca, Sen de beni bulasın diyedir. Kirli ellerimiz daha temiz, temiz elli kirli gönüllerden. Ne dersiniz ? Ben sevmekten hiç borçlu çıkmadım. Gidişiyle boşluk yaratanlardan ol. Uykunun içinde bir rüya, rüyamda bir gece, gecede ben... Bir yere gidiyorum, delicesine... Aklımda sen... Boşuna yorulma gönül, Sadece sevmek yetmiyor... Adının üstüne anılar koyma Sen mezar değilsin. Anılar adının ardından gelsin Sen duvar değilsin... Bir kelimeye bin anlam yüklediğim zaman sana sesleneceğim. İmkansızları yaşamak mıdır sevmek, Yoksa severken imkansız mıdır yaşayabilmek ? İnsan parasını kaybedince fakir, özgürlüğünü kaybedince esir, aşkını kaybedince şair olurmuş. Benimle ömür geçer mi ki dedim. Senle geçirmeye ömür yeter mi ? dedi. İşte bu bana bir ömür yetti. Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş, Sersem. Beni seni beklerken ölmem ki. Beklersem. İyi geceler canım derdin. Gecenin iyiliğinden çok, Canın olma düşüncesi yeşerir dururdu içimde. Sevmeyi Bilmiyosan Kullanma O İki Kelimeyi ! "Yani Ne Sen Kirlet Ağzını O Sözle. Ne de O Söz Ağlasın Kimin Eline Düştüm Diye. Ben yürümeye başlayınca denizlerin üstünde Karalarda koşanlar durup bana baktılar. Ben de gittim Sığınacağım adaları birer birer batırdım. Objektif ölü bir gözdür ,ölmüşünü görür. Göz, görmüş bir objektiftir,gördüğünü öldürür. İnsanlar gelmeleriyle boşluk dolduranları severler, gitmeleriyle boşluk yaratanlara aşık olurlar. Küçükken hayvanlarla konuşabilsem ne ilginç olurdu diye düşünürdüm. Meğer yıllardır iletişim kurabildiğim bir sürü hayvan varmış. Unutsun beni demişsin, bu bana imkansız geliyor. Çünkü unutmam için önce seni hatırlamam gerekiyor. Dost gerçekleri.. Düşman işine geleni.. Deli ağzına geleni.. Aşık içinden geçeni söylermiş. Off ! Neyine bağlanır ki insan bu kadar ? Sana bakmayan gözlerine mi, yoksa senin olmayan kalbine mi ? Sus be yüreğim, bende biliyorum özlediğimi; Susta bilmesin özlendiğini. İnsanın zamanı varsa, herşeyin gelmesini beklemeye mecburdur. Her şeyi varsa eğer; Zamanın geçemesini beklemeye mahkumdur. Kolay mıdır bir anda herşeyden vazgeçip gitmek, Yoksa herşeye rağmen gitmekten vazgeçip sevmek mi gerek ? Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir. Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir. Ve sevecekse sevilen; O hayat herşeye bedeldir. Aşk; görmekten çok özlemeyi sever, Dokunmaktan çok düşlemeyi.. Ve aşk öyle haindir ki; Nerde imkansız varsa gider onu sever. Gemilerin çoğu, bir insan yüzünden batmıştır. Denizin yüzünden değil. insanı bedenen ameliyat etmek için bayıltmak gerekir,ruhen ameliyat etmek için se ayıltmak. İnsanın büyüdükçe mi artıyor dertleri, yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri? Son isteğin nedir? sorusu çok çok kolaydır, ilk isteğin nedir? sorusundan. Çünkü, o soruyu kimse kimseye soramadı korkusundan. Bir kadının alnı dudaklarından daha değerlidir." Çünkü dudaklarından dökülecek olan 'seni seviyorum' sözü, Önceden alnına yazılmıştır... Yanına kadar koştuktan sonra, Bir adım daha atamayacaksan eğer; Oraya kadar sakın koşma. Sana değil, bekleyene yazık olur. Konuşmak susmanın kokusudur. Ya sus-git, ya konuş-gel, ortalarda kalma. Yalan korkaklığın tortusudur. Dürüst kaba ol, eğreti saygılı olma. Ne zaman nereye gitmedimse, Hiç kimseyi de incitmesem de, Konular birikti kendiliğinden; Ben ne kadar biriktirmesem de.. Aynı günde dört mevsime şahit olmak gibi bir şey bu. Önce özlüyor, sonra ağlıyor, akşamları küsüyor, geceleri çok seviyorum. Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç. Başka şehirleri özleyelim orada seninle. Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar ikimize yetmez... Tek kişilik miydi ki bu şehir ? Sen gidince bomboş kaldı... Kendini bir şeye bölmesini bil, Bilmezsen, bir şeyi bilmesini bil, Onu da bilmezsen, anlatıyorum, Olan oluvermez, ölmesini bil. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın. Bu yılan doğadaki yılandır, toplumdaki değil. Yanlış anlaşılıyor. Şu hayvan o kadar vahşî ki.. Onun üstesinden ancak insan gelebilir. Off dudağım acıyor" dediğimde, "Öpeyim de geçsin" diyen sevgili; "Yüreğim acıyor" dediğimde çekip gitti.. Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır. Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır. Sana bir şiirler olmuş sevgilim. Yüzün-gözün söz içinde. Hangi imla kitabına baksam, ben den ayrı yazılıyorsun. İki tür nokta var ; biri önüne ve ardına bakar , biri ardına bakmaz ardını noktalar. Gelmesen önemli değil, gelsen önemli olurdu!.. Gelmemen büyük yalnızlığımı doldurdu. Özgürlüğü elinden alınan çocuğa büyük derler. Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler . Bir kez geçer, bir insan bir karşı'ya, Ondan sonra artık herşey karşı'dır. Yaşamak için bırakılmış bir yön baktım, yoktu: Ben direnmek için elimden gelin yaptım. Tutkuların evinde savaş kırıkları var; Kül olmuş bir bütün'ün yonga yanıkları var. Eski özlemlilerin yeni bahçelerinde, Anı kuyularının suskun çığlıkları var. Biri gelir sorarsa...Sana beni sorarsa...Gitti der misin? Gittiğimi söyler misin...Gidiyorum ben sana Benimle gider misin? Seni bulmaktan önce aramak isterim. Seni sevmekten önce anlamak isterim. Seni bir yaşam bitirmek değil de, Sana hep hep yeniden başlamak isterim. Sil ağzının kenarını, yine gülüşünden cennet akıyor... Sustuğunu bilen olgundur, bildiğini susan değil. Ağzında yalan varken konuşma! Ne zaman imkansızı seversen, işte o zaman gerçek seversin. Kendi bahçesinde dal olamayanın biri, Girmiş bahçeme ağaçlık taslıyor. Evlilik, iki kişilik yalnızlıktır. Benim söylemek için çırpındığım gecelerde, siz yoktunuz. Sevilenin yanlışı görünmez, sevilmeyenin görüntüsü yanlıştır. Dünüyle ünlü insanlar bugün gün yüzü görmezler. Söylenemiyor çok şey, susmadan.. Anı bahçelerinde üşümek sıcaktı. Ölüm; ben seni utanç ile titrerken gördüm. Yolun geleceğini çizdim, geçmiş gibi. Açlık insanı öldüren, partileri yaşatan bir olaydır. Her seven sevilenin boy aynasıdır. Sevmek sevilenin o aynaya bakmasıdır. Bugüne en uzak gün, dün. Solan renkleri boyamakta o boyasız boyacı. Ölebilirim bu genç yaşımda, En güzel şiirlerimi söylemeden götürebilirim. Şimdi kavak yelleri esiyorken başımda, Sevgilim, Seni bir akşamüstü düşündürebilirim. Dün sabaha karşı kendimle konuştum. Ben hep kendime çıkan bir yokuştum. Yokuşun başında bir düşman vardı. Onu vurmaya gittim ve kendimle vuruştum. Her korkan kaçmaz. Ama her kaçan, korkaktır. Ona aşığım, Çünkü o bana değil.
17 Temmuz 2012 Salı
Meryem Hatun'un Ağt'ı
Meryem Hatun'un Ağt'ı
Kızım pazardan geliyor Saçı beline sokulu Var mı idi ilinizde Türkmen tosunu yapılı Avşar avratları geldi Kalk kızım boynuna sarıl Happa kurban Hürü kurban Esme darılırsan darıl Kele kızım ne sonsuzsun Hacı gel de kahve pişir Böyle de kız gelin m'olur Aklını başına devşir Kapıya gelinci gelmiş Kişniyor Meryem'in atı Öğün kızlar hava ile Başına bağlayın meti Kapıya gelinci geldi Çıkmıyor davulun sesi Yernik gitme kul olduğum Alırım sırmalı fesi Varırken ağam darılmış Hüseyin bilmiş sarılmış Bu da muratsız deyince Ak Battalım çok kırılmış Pınarlarda biter tere Yaprağın yolmayın kele Dünyada iki muratsız Biri Meryem biri Kara Gelirken de görmedin mi Yol üstünde acar mezar Derdi yeğin kul olduğum Gözü çarpılarda gezer Karayı özne donattım Para döktüre döktüre Meryem kıza seğmen saldım Silah sıktıra sıktıra Sarp salakta serin yayla Bizim eller orda yaylar Şöyle döndüm baktım idi Kolu bağlı Karam ağlar Esme kadanı alayım Kundurasın yağladı mı Cenazesi kılınıyor Nişanlısın eğledi mi Kadanı alayım Hatça Fistanı çepkeni kapla Yarenisin yoldaşısın Al da boncuğunu sakla Yeldin mi çavuş dayısı Meryemin başı kayısı Tekereğim davar seçer Tilk'oğlunda Tuzkayası Kefiyesini Molla Bekir Almış koyununda saklıyor Amanın Meryemim iyi Çalmış yerini yokluyor Ben buna kayıl değilim Kadan Battala Battala Böyle de kız gelin m'olur Uşak gönderdim Aptala Al sana şunu vereyim Ağla kızı kata kata Usandın mı mor belikli Issız yerde yata yata Kadanı alayım Nesli Meryem öldü bacın yaslı Battalım tülü daylaklı Meryemin de başı fesli Göksun Yöresi
Göksun-ağıt
15 Temmuz 2012 Pazar
Gara Bekir'in Ağıt'ı
Gara Bekirin Ağıt'ı
-
Emmim oğlu Gara Bekir Ak parmakta gümüş zakir Hamma sağmaya varıyor Battal davarını heydir Yaşa emmim oğlu yaşa Mor kefiye düşmüş kaşa Teslim olmaya arlanmış Kurşun değmiş enli döşe Emmim oğlu Gara Bekir Martini fişeği yağlı Eli şakağında ölen Aslı Deli Memet oğlu Vardım idi mezarına Sinek çökmüş üzerine Kaçak gezer emmim oğlu Beş altı Kürt üzerine Candarma bilmez amanı Kalkmaz başımın dumanı Koyun kurban edeceğim Var mı gelinin kurbanı Bağdadı Basra alındı Tüyüm tozağım yolundu Var gelmezsen gelme Bekir Geline sahip bulundu. Göksun Yöresi
göksun-Ağıt
10 Temmuz 2012 Salı
Her Ayağa Kalkışımda Sana Geliyorum
Her Ayaga Kalktıgımda Sana Geliyorum
-
Çekmecemde Saklı Duruyor Acılarım Kanadıkça Özgür Bırakıyorum Cam Parçacıkları Gibi Yaralarıma Saplanıyorlar Sen Zehrini Bulaştırıyorlar Damarlarıma Ateşim Yükseldikçe, Daha Çok Üşüyorum Artık Bahanelerim Avutmuyor Gözyaşlarım Isıtmıyor Yüreğimi Savaştıkça Derin Yaralara Sahip Oluyorum Kanıyor Dudaklarımın En Sen Yanı Koridorlarımda Dolanan Yalnızlığa Çarpıyor Gözlerim Yas Tutan Odalarım Ağlıyor Hatıralarıma Eşlik Ederek Sen Kelimesi O Kadar Ağır Geliyorki Dudaklarıma Seni Özlemeye Korkuyorum Özledikçe Ölüyorum! Perişan Eden Yokluğundan Yola Çıkarak İntihar Girişimlerinde Bulunmsamda, Başarısız Oluyorum İzin Vermiyor Yollarına Adadığım Gözlerim Kendi İçimde Ölmeye Devam Ediyorum Yüreğimde Saklı Duruyor Duygularım Ölmek İstedikçe Açıyorum Kapılarını Kanıma Bulaşan Hasretin Acıtıyor Bedenimi Parmağımı Yüreğimin, En Sen Yanına Bastırarak Kusuyorum Bütün Cümlelerimi Ortalığa Saçılıyor Hüznüm Bütün Renklere İnat, Ölüm Kokuyorsun Yetiştiremiyorum Seni Gözbebeklerime Avuçlarımda Can Çekişiyorsun Sürsemde Kurtaramıyorum Seni Dudaklarıma Düşüyor İntihar Girişimlerin Hep Sevmek İstedikçe Katilin Oluyorum Sen Kokuyor Dudaklarım Her Ayağa Kalkışımda Sana Geliyorum Gidişlerime Bir Yenisini Daha Ekleyerek Terkedemiyorum Yokluğunu Yerimde Seni Sayıyorum Saçlarında Ölmek İsterken Parmaklarım Sonbaharda Terkettiğin Ayaklarının Altına Sığınıyor Bütün Mevsimler Küsüyor Bana Adını Özledikçe Yırtılıyor Dudaklarım Öldürdükçe Günahlarımı Yeni İşgallere Maruz Kalıyorum Tükeniyor Bedenim, Unutsun İstiyorum Unutamıyorum Başa Dönüyorum Her Seferinde Çekmecemde Saklı Duran Acılarımı Serbest Bırakıyorum Sen Yanımdan Vurulmalara Doyamıyorum Bütün Yaralarıma Adını Veriyorum Ve Öldürmek İstedikçe Seni Basıyorum Acılarıma ...
9 Temmuz 2012 Pazartesi
Duydum ki Bizi Bırakmaya Azmediyorsun Etme
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme… Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme!!
8 Temmuz 2012 Pazar
Diyorlar Ki Ağla
Diyorlar Ki Ağla
ağla ki dumanı dağılsın yolların ağlamayı denizlere bıraktım yalnız gözlerindir hayatta kalan uğruna adandığım mahşeri sularla çevirip dört yanından gönlümde sakladığım aynalarda arayıp bulamazken günboyu gölgesinde konakladığım gözlerindir ufkumda dalgalanan Rüstem’in kanını döktüm yerlere İstanbul’u kuşattım gözlerin için Azrail’e koştum siperlerimden gözlerine baka baka dirildim niçin kızıl kıyamettir gölerin bu gün niçin heyelan var eteklerinde İsrafil’den işaret mi almışsın yanaklarında mahşer kalıntısı dudaklarında mizan bütün gamlı hüdhüdler Belkıs’le döner sana yıldızlar vuslat için her gece iner sana rengini, gözlerinde kaybolan bilir
6 Temmuz 2012 Cuma
Bir Ömür
Bir Ömür
Bir kerecik olsun dönüp bakmadın Sürüdüm ardında bir ömrü senin… Hayırlıdır dedim ama çıkmadın Sürüdüm ardında bir ömrü senin… Sevdamın sonusun hemi de ilki Gönlün taş değilse anlardın belki Bir yıl, beş yıl, on yıl nedir ki Sürüdüm ardında bir ömrü senin…
Figani- (Hayrettin Önder)
Göksun
BİR ÖMÜR
4 Temmuz 2012 Çarşamba
Bela Gözlerin
Bela Gözlerin
Ben gurbette gurbet bende erirken Hiç baktı mı söyle yola gözlerin? Bir can var ki gülüm, canda erirken Yaş aktı mı söyle, ela gözlerin… Güm olur dünyayı yakasım gelir Gün olur dünyadan çıkasım gelir Bakanlara kurşun sıkasım gelir San ki şu başıma, bela gözlerin… Bu gönülü gurbet gurbet sürürüm Figani'yim bilmem neye yürürüm Gün olur ki sana cansız varırım İşte o an dönsün, sele gözlerin… Bizi facebook fan sayfasında takip edebilirsiniz BELA GÖZLERİN
Figani -(Hayrettin Önder)
Göksun
1 Temmuz 2012 Pazar
Ebru & Emrah - Biz unuttuk yaşadığmızı
Biz Unuttuk Yaşadığımızı Hiç Birşey Kalmadımı Zamanın Derinlerinde Kaybolmuş Yarınlarımız Sakın Sanma Umudumu Yitirmiş Bir Hayaldeyim Gitmedim Bu Karanlıktan Kaçamadım Su Hayalimden Hayalinde Ben Olsaydım Yine Benden Kaçarmıydın Karanlıkta Kaybolsaydım Yine Beni Bulmazmıydın Sanma Ki Unuturum Yasadığımız O Günleri Elbet Arar Buluruz O Güzel Eski Günleri Zaman Geçtikce Herşey Unutulur. Unutulmayan Tek Birşey Varsa, Oda Gözlerindir Herhalde.
Ebru & Emrah - Biz unuttuk yaşadığmızı Sipse Facebook Hayran Sayfamızdanda takip edebilirsiniz
Göksun'um
Göksun'um
Bahar geldiğin de çiftini koşar Kazmayla,bel ile toprağı deşer Atar tohumları birer ikişer İşe varır gayrı,eli Göksun’un Kimi buğday eker ,kimisi arpa İyi olur derler Şubatta körpe Mahsulü ovaya,meyveyi sarpa Bağlarda başkadır gülü Göksun’un Mayısta çekerler yaylaya göçü Doyurur haneye, uğrarsa açı Kimi koyun besler ,kimisi keçi Çorap,kilim olur kılı Göksun’un Bir yanı Malatya ,bir yanı Maraş Meyemçil’den öte ; Adana garlaş Yolun Kayseri’yse eyleme telaş Dört bir yana gider, yolu Göksun’un Kışları soğuktur, birazda serttir Yaylamak içinse yegane yurttur Suları soğuktur,insanı merttir Kahramanmaraş tır ili Göksun’un İnsan oğlu ancak yaşar yaşınca Çıkmalı yaylaya sular coşunca Başaklar sararıp olgunlaşınca Dayansın tırpana,beli Göksun’un Güz gelende düğün dernek kurulur Öter zurna davullara vurulur Küs olanlar birbirine sarılır İşte böyledir,hali Göksun’un Kaldırmış yüceye Binboğa başı Karşıdan Berit’te çatıyor kaşı Mahsul bol olursa o sene kışı Hoş geçer,açılır falı Bir dertli ozandır,söyler Figani İçmeden dökülür meyler Figani Köşkü sarayları neyler Figani Gönül sofrasında ,balı Göksun’un
Hayrettin ÖNDER (Figani)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)